22.9.09

Kitaba uymak mı, kitabına uydurmak mı?


Kitaba uymak yerine kitabına uydurduk. Kendi davranışlarımızı veya düşüncelerimizi meşru kılmak adına çok zor çıkarımlar yaptık.

Hata yapabilirim düşüncesindeydim. Bu yüzden iki gündür düşündüm, araştırdım. Kendi düşüncelerim şeytanlaşmış olabilir dedim. Şeytanın yaklaşmadığı Nebi nin ve inerken şeytanın bozamadığı Kitaba baktım. Güvendiğim, düşüncelerinin temiz olduğuna inandığım İ. Azamın, M. İslamoğlunun, F. Gülenin, ve T. Büyükkörükçünün yazılarını, yazıları yoksa fetvaları, fetvaları yoksa vaazlarından faydalandım. Hiç biri yoksa bu insanların hayatlarına baktım.

İşte benim bulduğum deliller. Siz “nikahsız bir sevgi” hakkında daha sağlam deliller getirirseniz, o saniye kendimi değiştirmeye çalışmaya hazırım. Kanaatime göre yanlış olduğu için sevmeme rağmen bıraktığım sevdiğime dönmeye, yeniden el ele, göz göze gezmeye hazırım. Yok, eğer bu deliller daha sağlamsa siz değişmeye hazır mısınız?

Deliller elbet aynı illet hakkında olmalı. Yani “nikahsız bir sevgi”. Demek istedğim ben “içki haram derken sizin su helaldir” dememeniz.


1. Kuran

“İnanan kadınlara söyle, onlar da gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler; iffetlerini korusunlar; [örfen] görünmesinde sakınca olmayan yerleri dışında, cazibe ve güzelliklerini açığa vurmasınlar; ve bunun için, başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Cazibe ve güzelliklerini kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin ya da kız kardeşlerinin oğullarından, kendi evlerindeki kadınlardan, yahut yasal olarak sahip oldukları kimselerden, yahut kendilerine bağlı olup cinsel isteklerden yoksun bulunan erkeklerden, ya da kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar; ve [yürürken] gizli görkem ve güzelliklerini belli edecek şekilde ayaklarını yere vurmasınlar. Ve siz, ey müminler, hepiniz topluca, günahkarca davranışlardan dönüp Allah'a yönelin ki kurtuluşa, esenliğe erişesiniz!”
İlk delilim Kuran dan elbet. Kadın-erkek ilişkisinin sınırları çizilmiş. Eğer sevdiğimizin kocası isek sınırlar genişletilmiş. Yani aramızda bir nikah ve nikah ahdi gerçekleşmişse belli sınırları aşmadan, o dairede özgürüz.

“Böyle (iddetini bekleyen) kadınlara evlenme isteğinizi üstü kapalı biçimde bildirmenizden, yahut içinizde tutmanızdan dolayı size bir günah yoktur. (Çünkü) Allah, sizin onları anacağınızı bilmektedir. Sakın (kapalı evlenme teklifi sırasında), iyi sözsöylemeniz dışında, onlarla bir gizli(buluşma)ya sözleşmeyin ve farz olan bekleme süresi dolmadan nikah bağını bağlamağa kalkmayın ve bilin ki, Allah içinizden geçeni bilir. O'ndan sakının ve yine bilin ki, Allah bağışlayandır, halimdir (ceza vermekte aceleci değildir).”

Kime ne derece yakşalabileceğimiz ve nasıl davranabileceğimiz açıkça belirtilmiş değil mi?


2. Sünnet

Peki Peygamberimiz sevdiğinde veya sevildiğinde nasıl davranmış veya nasıl davranılmış?

İlk karşılaştığım ve araştırdığım örnek Hz. Hatice annemizin El-Emin olana duyduğu sevda oldu. Kime sevdalanmamazı gösteren ve nasıl davranmamızı gösteren en güzel örnek bu olsa gerek.

“Hz. Hatice, ticaretle ugrasan zengin, haysiyetli, serefli bir kadindi. Ücretle tuttugu adamlarla Sam'a ticaret kervanlari düzenlerdi. Hz. Muhammed (s.a.s.)'in dogru sözlü, güzel ahlâkli ve son derece kendisine güvenilen bir insan oldugunu ögrenince, O'na ticaret ortakligi önerdi. Hz. Muhammed (s.a.s) Hz. Hatice'nin bu teklifini kabul etti. Hz. Hatice O'nun baskanliginda bir ticaret kervanini Sam'a gönderdi. Ayni zamanda kölesi Meysere'yi de O'nunla beraber gönderdi. Meysere, yolculuk sirasinda Hz. Muhammed (s.a.s.)'de harikulade hallere sâhid oldu. Gittikleri yerde, Peygamberimiz (s.a.s.) satacaklarini satti ve alacaklarini da aldi. Ondan sonra geri döndüler. Hz. Hatice bu ticaret kervanindan çok memnun oldu. Daha önce gönderdigi ticaret kervanlarina nazaran, bu sefer daha fazla kâr elde etti. Hz. Peygamber (s.a.s.) hakkinda Meysere'yi de dinleyince, O'na olan itimadi ve sevgisi daha da artti. O'na anlastiklari ücretten fazlasini verdi ve Hz. Muhammed (s.a.s)'e evlenme teklifinde bulundu. (Ibn Ishak, a.g.e., 59).

Hz. Peygamber (s.a.s.) durumu amcasi Ebu Talib'e anlatti. Ebu Talib Hz. Hatice'yi Hz. Muhammed (s.a.s.) için istedi. Iki aile anlasti. Dügünleri o zamanin örf ve adetlerine göre, Hz. Hatice'nin evinde yapildi. Dügünde Ebû Talib ve Hz. Hatice'nin amcasi Amr b. Esed birer konusma yaptilar. Ikisi de konusmalarinda hikmetli ifadelerde bulundular ve evlenecekler hakkinda güzel seyler söylediler. Ondan sonra misafirlere ikram yapildi, yemekler yenildi. Ebû Talib nikâhlarini kıydi. Mehir olarak 500 dirhem altin tesbit edildi (Ibn, Sa'd Tabakat, VIII, 9).”


3. Fıkıh

Sınırları okuduktan sonra peki bu delillerin bana bakan yönü ne dedim. Benim düşüncelerim gerçekten de korku kaynaklı ve şeytansı olabilir dedim. Mezhebime uygun hocalara başvurdum. Öğrendiklerimin özeti şöyledir:

İslam dini fıtratın bir gereği olan evlenmeyi, sağlıklı nesiller yetiştirmeye vesile olan aile müessesesinin kurulmasını gerekli ve önemli bulmuş ve karşılıklı sevgi ve saygı esasına dayanan, hak ve sorumluluklarının bilincinde olan mutlu bir aile yuvasının oluşturulmasını hedeflemiştir. Gençleri evlenmeye ve aile kurmaya davet eden Sevgili Peygamberimiz yaptığı mutlu evliliklerle bizlere her konuda olduğu gibi bu konuda da en güzel örnek olmuştur.

“İslâm'da da evleneceklerin nikahtan önce birbirlerini görmesi ve tanıması için nişanlılık devresi caiz görülmüş ve bununla ilgili düzenleme yapılmıştır. Çünkü evlilikten gaye huzurlu bir yuva kurmak ve bu huzur ortamında yeni nesilleri yetiştirmektir. Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor. “Size nefislerinizden kendilerine ısınmanız için eşler yaratmış olması aranızda bir sevgi ve merhamet yapması da onun ayetlerindendir.” (Rum 21)

Nişan, bir evlilik olmayıp bir evlilik vadinden ibarettir. Bu yüzden nikah akdi yapılmadıkça nişanlanmakla kız ve erkek birbirine helal olmaz ve mahremlik devam eder

Peki nişanlı kişilerin birbirleriyle konuşmalarının hükmü nedir dedim?

"Konuşma olabilir; çünkü, nişanlanmışlardır. Hattâ nişanlamadan bile bir kimse çarşıya pazara çıkıp ciddî bir şekilde alışveriş yapabiliyor. Başkalarıyla örtülü olarak, belli bir ciddiyet dairesinde konuşabiliyor. Ama, nişan nikâh demek olmadığı için, aralarında yine mesafe ve bir ciddiyet olması lâzım! Lâubâlilik olmaması lâzım! Öyle tek başlarına gezmek, ikisi yalnız bir yerde kalmak filân gibi şeyler olamaz" dendi.

İslam'ın kadın-erkek ilişkileri hakkında getirdiği hüküm ve kurallar açısından bakıldığında sevdanın-evlilik öncesindeki aşkın, çıkmanın, flörtün, adı her neyse- bütünüyle Islâm sınırlan dışında kaldığı görülür: Çünkü, biçimi, şartlan ve sonuçları bakımından İslam'ın hüküm ve kurallarına ters düşen bir ilişki biçimi olarak ortaya çıkmaktadır.



4. Düşüncemin temelini oluşturan M. İslamoğlu

Evlilik öncesi, yani nikahsız sevgi hakkındaki görüşlerini Yürek Devleti adlı kitapta bulabilrsiniz. Ayrıca M. İslamoğlunun “günlük hayatı düzenleme adına” söylediği şu söz beni çok etkiler “Önemli olan dişilik değil kişiliktir.”

Gelelim benim anladığıma.
Eğer seviyorsak, davranışlarımızı meşru kılmak adına sinirle değil sankince düşünüp evliliğe veya nikaha giden yolda “belli bir çerçevede” yürümeliyiz. Nasıl ki paramızı “ak” kılmak adına zekat veriyoruz, sevdamızın zekatı da “nikah” olmalı.

Bahsettiğim bu sevda elbette ki Ebubekir (r.a.) in sefere çıkarken ailesine bıraktığı aşkın ve yüce sevgi değil. Eğer böyle bir sevdadan bahsediyorsak onun zekatıda Allah yolunda olmaktır.

Ben yanlış yapabilirim. Sadece bu dostunuzu, arkadaşınızı veya gözünüze gözükmesini istemediğiniz bu müslüman kardeşinizi düzeltmek adına daha sağlam deliller getirirseniz Rahman ve Tevbe surelerinde belirtildiği gibi düşüncelerimden veya davranışlarımdan tevbe etmeye hazırım.
Hata yapabilrim. Ama hatamı doğru görüp ısrar etmem. İçki haram deyip içenle haram değildir deyip içen arasında fark olduğunu bilen bir insanım.

Eğer “evlilik öncesi sevdanın”, yani nikahsız bir sevdanın davranışlara bakan yönüyle helalliğinden bahseden, işaret eden, örnek gösterilen veya yukarıdaki naslara dayanan düşünceler varsa paylaşmanızı isterim.

İlk istediğim Kurandan ayetlerle düşüncenize delil getirmeniz.
İkinci isteidğim Nebinin hayatından örnek vermeniz.
Üçüncü istediğim hangi mezhepteyseniz o mezhebe göre “nikahsız bir sevdanın sınırlarını belirleyen” kuralları bana da aktarmanız.

Lütfen hiç yorum yapmadan beni aydınlatın.

Düşünceniz benimkinden daha sahihse o saniye kendimi değiştirmeye hazırım. Yok eğer benim delillerim sağlamsa doğru yol budur ama insan yanlış yapabilir demeye hazır olmanız.

Allah ım ilmimi arttır. Bilgimi ilme dönüştür. Bildiğimle amel etmemi nasip et. Bilerek veya bilmeyerek işledediğm günahlarımı affet. Hata ettim affet. Sen yarattığını sevensin. Sen Vedud sun. Sen Rahmansın.