"...O hâlde, onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tespih et. Gece vakitlerinde ve gündüzün uçlarında da tespih et ki memnun olasın. Onlardan bazı kesimlere, kendilerini sınamak için dünya hayatının süsü olarak verdiğimiz şeylere gözünü dikme. Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha kalıcıdır.Ailene ve ümmetine namaz kılmalarını emret, kendin de namaza devam et! Biz senden rızık istemiyoruz, bilakis senin rızkın Bize aittir. Güzel âkıbet, takvâdadır, yani Allah'ı sayıp haramlardan korunmaktadır."
Burada beş vakit namaza işaret edilmektedir. Âyette geçen hamd ile tesbihten maksat namazdır. Güneşin doğmasından önce sabah namazı: batmasından önceki, İkindi namazı: gecenin bir kısım saatleri, akşam ile yatsı: gündüzün bazı taraflarındaki namaz ise öğle namazıdır.
Bilindiği gibi bu sure Hz. Ömer'in müslüman oluşuna şahitlik etmiştir. Buradan hareketle söylenebilinirki bu ayetler miraç hadisesinden çok önceleri inmiştir. Yani beş vakit namaz miraçta farz kılınmamıştır. Miraçtan önce,bu surede farz kılınmıştır.
Namaz hayatımızın neresinde?
İnsan sıkıntıya düşünce ne düşünür? Gayesi ne olur? Elbette o sıkıntıdan kurtulmak, kurtuluşa ermek, hoşnut olmak. Sıkıntıya düştüğünüz bir an düşünün. Karanlıklarda kaldığınızı düşünün. Tek istediğiniz gündüze çıkmak olmaz mı? Gündüze çıkınca kendinizi mutlu hissedebilceğinizi sanarsınız. Elbette yanılmazsınız.
Peki, genelde sıkıntıya düşünce ne yaparsınız?
Çoğumuz namaz kılmayız bu zor anlarda. Farkımızı da ortaya koyarız arsızca. Allah’ın indirdiği ayetlere neden böyle davranıyoruz? Yoksa bizde mi “atalarımızın dini” üzerineyiz? Dinimizi kimden öğrendik? Sorgulayalım kendimizi.
Vahye bakınca öğreniyoruz ki, namaz insanı memnun eder. Memnun musun? Namaza hoşnut bir şekilde mi yaklaşıyorsun? Selam verirken memnun olarak mı selam veriyorsun? Bir kere namazdan memnun olmuş bir şekilde kalksak,doğrulsak, bizi memnun Edene karşı memnuniyetsizliğimizi göstermeyiz diye düşünüyorum. Kim memnun kalınmış bir alışverişten sonra karşısındakini aldatırki?
Namazından memnun musun?
Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle mi secdeye varıyorsun?
Biz memnun olmak için dünyalık peşinde koşarken, para kazanıp feraha ereceğimizi, hoşnut olacağımızı düşünürken Vedud olan Allah, bizi seven, insanı sevgiden yaratan Allah, hoşnutluğun cevherinin namazda olduğunu, dünyalıklara gözümüzü dikmememizi söylüyor. “dünya hayatının süsü olarak verdiğimiz şeylere gözünü dikme” buyuruyor. Bana benden yakın olan beni benden iyi bilmez de kim bilir?
Nasıl bir bilincim varki hoşnutluğu parada arıyorum da namazla hoşnut olmuyorum.
İnşallah melekler bizlere de şöyle seslenirler: “Allah sizden hoşnut, siz de Allah dan hoşnut olarak cennete girin.”
Peygamberimizin(A.S.) gözünün nuru olan namaza nasıl bakıyoruz?
Allah’ım,
Bizleri sapkınların ve gazaba uğrayanların yoluna iletme.
Bizleri doğru yola, nimet verdiklerinin yoluna ilet, çünkü biz yalınız Sana kulluk ettiğimiz için yalnız Senden yardım dileriz. Çünkü sen o din (borç, ahiret) gününün sahibisin. Ahiret gününün sahibine kulluk edilmez de kime edilir? Çünkü sen Rahmansın, Rahimsin; Özünde merhametli, işinde merhametlisin. En merhametliden cennet istenmez de kimden istenir?
Hamd yalnız, Sana, Alemlerin Rabbi olan Allah a mahsustur.
Namazı bizden memnun kıl. Bizleri namazlarımızdan gafil kılma. Bizleri namazlarımızdan memnun kıl. Dünyaya göz dikmektense cennete göz dikelim. “Evde kaybettiğimiz yitiği sokokta, gece lambasının altında aramayalım.”