“Ömrüne yemin olsun ki…”
Siz hiç birinin ömrüne yemin ettiniz mi? Ama Allah etti. Elçisinin ömrüne yemin etti (15:72). Bunun açılımı “Harap olmuş ruhları imar ve inşa etmeye adanmış ömrün şahit olsun ki” demekti. İnsan hayatına “ömür” denilmesi, insanın mâ hulika leh'inin (yaratılış amacının) imar ve inşa olduğunu gösterir. İnsan hayatı, hem o hayatın sahibini mamur etsin, hem de o hayatın sahibi çevresini ve geleceğini mamur etsin diye “ömür” adını almıştır. “Umre” ibadeti de aynı kökten. Ömrü imar ettiği için “umre” denilmiş. İbn Haldun'un “medeniyet” yerine kullandığı 'umran kavramı da öyle. Zira medeniyet, bir “imar ve inşa seferberliği”dir. Ömür Ramazan olur mu? Hayat “ömür” olursa, ömür de ramazan olur. Yani: hayat hem sahibini hem de başkalarını imar ve inşaya adanırsa, işte o zaman ömür Ramazan olur. Zaten Ramazan'ın ve bir Ramazan'la gelen Kur'an'ın amacı da budur. Kur'an'ın doğum ayını oruç suretinde kutlamamızın sebebi bellidir: İnsani yanımızı öne çıkarıp beşeri yanımızı arkaya çekmek. Akleden kalbimizi öne çıkarıp, içgüdülerimizi ve şehvetimizi arkaya çekmek. Zira vahiy anlaşılsın, öğüt alınsın ve yaşansın diye indirilmiştir. Vahyin sahibi Allah, kelamını “Düşünen bir topluma” ithaf etmiştir. “Doğrusu Biz bu Kur'an'ı öğüt için kolaylaştırdık; şu halde yok mu öğüt alan?” diye tek bir surede tam beş kez sormuştur. “Kur'an'ın maksadı üzerinde derin derin düşünmezler mi?” diye sitem etmiştir. Kur'an'ın bir Ramazan'da inmeye başladığını söyleyen ayet, vahyin amacını şöyle ortaya koyar: “o, insanlık için bir rehberliktir; bu rehberliğe ve doğruyu eğriden ayırmaya dair bir belge ve bilgi kaynağıdır”. Ömrün Ramazan olması için indiği geceyi ömre bedel kılan vahyin hayata inmesi şart. Değilse insan ziyandadır. Bunun en güzel özetini Asr suresi veriyor: 1. 'Asr şahit olsun ki… 'Asr “bir şeyin özünün posasından ayrılması için sıkılmasını” ifade eder. Yani, bir şeyin hasat ve hasılatını almaktır. Gündüzün hasılat vakti olduğu için ikindiye 'asr denilir. Hasadı tam alınmış bir hayatı ifade ettiği için yüzyıla 'asr denir. İnsanlık tarihinin olgunluk dönemine tekabül ettiği, dolayısıyla hasat ve hasılat zamanı olduğu için “ahir zamana” 'asr' denir. Dahası, tüm ömürlerin hasadının devşirilip hasılatının alındığı “hesap gününe” 'asr' denir. Şu halde, bu ayetin muhtemel anlamları şudur: “İnsan soyunun hasılat zamanı” veya “İnsanlığın ikindisi olan şu son çağ” ya da “Son vahye mazhar olan ahir zaman şahit olsun ki…” 2. Elbet insanoğlu tarifsiz bir kayıptadır. Bu kayıp, insanın insanlık cevherinin kaybolmasıdır. Geriye canlı bir organizma olarak “beşer”in kalmasıdır. Sonuçta kaybolan insandır. Nasıl ki ahiret dünyanın ruhuysa, insan da hayatın ruhudur. İnsan kaybolursa, hayattan geriye ceset kalır. İnsanı kaybetmemek hayatın ruhunu kaybetmemektir. Bunun yolu son ayetteki şu dörtlü reçeteyi uygulamaktan geçer: 3. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler; yani birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenler bundan müstesnadır. 1) İman etmek: İmanın akidevi tanımı inanmak, ahlaki tanımı güvenmektir. “Allah'a inanıp güvenenler” anlamına gelir. İnsan Allah'ın güveninin eseridir. Kayıpta olan insan, aslında Allah'ın güvenini (ve Allah'a güvenini) kaybeden insandır. 2) Salih amel işlemek: Bir amel ancak “ıslah” içeriyorsa sâlihât'tan olur. Yani, bir bozukluğu düzeltmeyen amel salihât'tan olamaz. Bu ayette iman sâlihât dışında sayılmıştır. Yine bir çok ayette namaz kılmak, zekat vermek sâlihât'tan değil hasenât'tan sayılır (Msl. 11:23; 2:277). Hasenât'a bire on, salihât'a cennet vaad edilir. Hasenât sahiplerinin seyyiatı örtülür, fakat sâlihât sahipleri “canlıların en iyisi” olmakla müjdelenir (25:70 ve 98:7). İyi olmakla yetinip aktif iyi olmayanlar kayıptan kurtulamazlar. İyiliği emretme kötülükten sakındırma farzı bu emrin daha sonraki adıdır. Yararı kişinin sadece kendine olan amel Salîh amel tanımına girmemektedir. O halde salih amel, 'kamusal alan'daki ifsada yönelik ıslah girişimidir. Son iki şart salih amelin açılımıdır: 3) Hakkı tavsiye: Salih amelin açılımıdır. Hak, insan-Allah ilişkisinde tevhide, insan-insan ilişkisinde adalete tekabül eder. Hakkı tavsiye tevhid ve adaleti ikame için gayrettir. 4) Sabrı tavsiye: Hakkı tavsiye bedel ister. Bu bedeli ödemek gerektiğinde sabır tavsiye edilir. Sabır hak üzerinde sebat ve direniştir. Sabır, düzeltme talebinden vazgeçmemektir. Sabır, aktif iyi olma yolunda, kötülere ve aktif kötülere meydanı bırakmamaktır. Yoksa insanoğlunun kaybı kaçınılmaz olur. İnsanlar analarından iyi doğarlar, “aktif iyi” olamazlarsa, önce kötü, sonra aktif kötü olurlar. İşte o zaman bir tek o kaybetmez, bütün insanlık kaybeder. İşte ömrün Ramazan olmasının anahtarı. Böyle bir ömrün ahireti bayram olmaz mı?
Mustafa İslamoğlu